Shapes Of Self: Dilan Tölük
Photo: Dilan Tölük Instagram
#ShapesOfSelf serisinin ilk adımındayız. Sanatçılarla, tasarımcılarla ve ilham veren yaratıcılarla gerçekleştirdiğimiz bu samimi mini röportaj serisinde; kimliğin, üretimin ve ifade biçimlerinin peşine düşüyoruz. Her bölüm, bir hikâyeye, bir duruşa, bir zamansız ana dokunuyor.
Köklerinden ilham alan bir tasarım dili: Dilan’la Zamanın, Mekânın ve Mitolojinin İzinde
Modern ile geçmişin, gelenekselle bireyselin iç içe geçtiği tasarımlar… Dilan, yalnızca kıyafet değil, hikâye de üretiyor. İlhamını İstanbul’un kaotik ama büyüleyici sokaklarından alırken, Türk mitolojisinin güçlü kadın figürlerini tasarımlarının merkezine yerleştiriyor. Moda onun için artık yalnızca estetik bir alan değil; hafızayla, dirençle, anlamla dokunan bir anlatı biçimi. Manchester’da sabahın erken saatlerinde başlayan sessiz anlardan, gardırobunun vazgeçilmez parçalarına kadar uzanan bu samimi sohbet, bize yalnızca bir tasarımcının dünyasını değil, bir ruh hâlini de fısıldıyor.
Graduation Project by Dilan Talk: Print collection Dada and Punk Themed (2019)
1. İlhamını en çok hangi şehirden alıyorsun ve neden?
İstanbul. Yani orası çok garip bir yer. Hiçbir şey birbirine benzemiyor ama bir şekilde hepsi bir arada duruyor. Tarih desen var, kaos zaten, bir yandan inanılmaz modern. İlham almak için özel çaba sarf etmeye gerek kalmıyor gibi. İstanbul’da yaşarken sürekli yürüyordum sağa sola, şu an çok özlüyorum.
2. Çalışmalarında Türk figürleri ve mitolojisini kullanmaya nasıl karar verdin? Seni nasıl etkiliyor, tasarımlarına nasıl yansıyor?
Ben aslında hep kadın hikâyeleriyle ilgilendim. Varlıkları, mücadeleleri, görünürlükleri… Kadınların neler yaşadığı, nasıl ayakta durduğu, nasıl birbirine tutunduğu gibi şeyler kafamı çok kurcalıyor. Türkiye’de kadın olup bunların kafanı kurcalamaması mümkün olmuyor zaten. O yüzden işlerim de hep o eksende gidiyor. Türk mitolojisiyle de oradan bağ kurdum, orada kadın figürleri çok güçlü, Shahmaran mesela, sadece mit değil, bayağı sembol gibi. Bir kadın direnci gibi. O yüzden mitoloji bana süs değil de, daha çok duygu taşıyan bir malzeme gibi geliyor.
Painted Kerchief with metal molds by Dilan Tölük (2021)
3. Türk mitolojisi ve figürleri, moda tasarımına bakışını nasıl değiştirdi?
Sanırım artık hiçbir şeyi “sadece güzel” diye yapamıyorum. Hep bir derinlik, bir anlam arıyorum. Moda benim için biraz daha “hikâye anlatma alanı”na dönüştü. Bir figür üzerinden geçmişle şimdi arasında bağ kurmak, iz bırakmak gibi bir his. Kumaşla, iplikle hafıza işi yapıyormuşum gibi geliyor.
4. Seni en çok motive eden şey ne? Sabahları güne nasıl başlarsın?
Belli bir rutinim yok sabah erken uyanmak dışında ama şöyle bir durum var: Kendime ait, kimsenin ulaşamadığı anlar yaratmaya çalışıyorum. Genelde bu anlar sabah çok erken oluyor, çünkü çok çok erken uyanıyorum. Saat 6-6.30 gibi kalkıyorum, kahve yapıp oturuyorum, kendimle vakit geçiriyorum. O anlarda bir şey üretmem şart değil, düşünmek, dinlemek, bazen hiçbir şey yapmadan oturmak bile yetiyor. Bu küçük kaçışlar beni çok besliyor. Kimse olmadan ‘dilan zamanı’ geçirmekten hoşlanıyorum.
5. Gardırobunda en çok kullandığın parça hangisi?
Stüssy sherpa jacket. Bi tarafı yağmurluk, diğer tarafı şıkır şıkır polar. Manchester’da ne zaman yağmur yağacak hiç belli olmuyor, o yüzden baya hayat kurtarıyor. Hem işlevsel, hem de benlik.
Photo: Dilan Tölük Instagram
6. Asla vazgeçemediğin bir ürün sorsam sana neyi seçerdin?
Kesinlikle şapka! Bazen bucket hat, bazen klasik bir cap. Şapkasız dışarı çıktığımı hatırlamıyorum 5-6 senedir. Artık hem stil parçası hem de ruh hali gibi bi şey oldu benim için.
7. Manchester’da en iyi kokteyl nerede içebiliriz?
Soup Kitchen! Orası bayağı sevdiğim bir yer. Kokteyller şahane, ortam da böyle Moda’da Bina’da, arkaodadaymışız hissi veriyor. :(